TÜRKİYE’DE YURTDIŞI EĞİTİM

Sonda söyleyeceğimizi en başta belirterek başlayalım. Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı, Türkiye’den yurtdışına çıkan ve Türkiye’ye uluslararası eğitim almak amacıyla gelen öğrenciler hesaba katıldığında 2 milyar doların üzerinde bir ticaret hareketliliğine sahip, bu ekonomik veriler dışında sosyal ve kültürel olarak da pek çok katma değer oluşturan büyük bir sektör aslında. Tabi, bütün dünyada kendi ülkesi dışında eğitim alan öğrencilerin harcamalarının en güncel OECD verilerine göre 100 milyar doların üzerinde olduğu düşünüldüğünde, henüz pastanın küçük bir dilimini elimizde tutuyor oluşumuz da farkında olmamız gereken başka bir realite.

Finansal danışmanlık, psikolojik danışmanlık, ya da eğitim danışmanlığı… Hayatımızın herhangi bir safhasında, atacağımız adımları, işin profesyonellerine danışma kültürünün pek yerleşik olmadığı yadsınamaz bir gerçek. Geleneksel sözlü kültürümüz, tanıdıklar ve yakın çevrenin yönlendirmelerine daha açık bir zihin yapısına sahip olmamızın en baskın sebebi olsa gerek.

Ancak bu trend de zamanla değişiyor. Öğrenciler, satın aldıkları danışmanlık hizmetlerinin sadece bir evrak muamelesi olmadığının, global rekabet koşulları içerisinde doğru bir akademik yönlendirmenin süreç içindeki vize başvurusu, seyahat, konaklama gibi somut ihtiyaçların da ötesinde bir öneme sahip olduğunun farkındalar artık. Kişilik özelliklerime, kariyer hedeflerime en uygun ülke, şehir, okul, eğitim programı nedir gibi soruların hayati önem taşıdığını herkes kabul etmiş durumda. Zaten sektörümüzü turizm sektöründen ayıran en belirgin özellik de bu.

Satın alma gücümüzün artışı, eğitim odaklı rekabetin genç nüfus üzerinde oluşturduğu istihdam baskısı, internet kullanımının bu denli yaygınlaşması ve bilginin ulaşılabilirliğinin bilim kurgu seviyelerine çıkmış olması, sadece İngilizce ya da ‘yol yordam’ bilmediği için kapımızı çalan ilk yıllarımızdaki öğrenci ve veli profilinden tamamen farklı bir noktaya getirdi mesleğimizin muhataplık seviyesini. Profesyonel eğitim danışmanları olarak, çok daha eğitimli ve geçmişe kıyasla daha yüksek beklenti ve hedeflere sahip bir aday profiliyle karşı karşıyayız.

Bu durum, masanın bu tarafında duran bizlerin de mesleki yeterlilik, her an sosyal ve iktisadi meselelerin takip edildiği bir veri tabanı, sadece eğitim programlarının değil, iş ve akademi dünyasının da nabzının sürekli olarak tutulduğu güncel bir bilgi dağarcığı gibi konu başlıklarında hazır ve nazır olma mecburiyetimizi doğuruyor.

Öğrenci ve profesyonellerimizin, herkesçe kabul edilen İngilizce ve/veya 2. bir yabancı dil ihtiyaçlarının yanı sıra, mezuniyetleri sonrasında Türkiye’deki uluslararası şirketlerde dahi yabancı profesyonellerle rekabet etmek zorunda kaldıkları bir döneme girmiş bulunuyoruz. Yurt içi işe alımlarda dahi alanında yetkin İK uzmanları yüzlerce seçeneği değerlendiriyor, şirketler kendilerine en çok katma değeri sağlayacak her anlamda kendisini geliştirmiş adayları aramakla meşgul. Farklı kültürlerle tanışmış, tek başına yaşama erişkinliğini eğitim hayatının bir yerinde pratize etmiş, doğru eğitimi doğru eğitim kurumunda ve atmosferinde almış, henüz öğrenciliğinde büyük bir kurumun stajyer olarak parçası olmuş adaylar tabi ki bir değil bin adım öne çıkmış oluyor. Özellikle vurguladığımız haliyle, sadece aldıkları eğitim ya da CV lerine ekledikleri afilli ifadeler değil, yurtdışında eğitim alan öğrencilerin kişisel gelişimleri, erişkinlik, mukayese yeteneği, kendini doğru ifade edebilme, hedefleri ve reel hayat arasındaki kopuklukları doğru tespit ve yerinde müdahalelerle minimuma indirme gibi başlıklarda hem sosyal hem de profesyonel hayata daha hazır bireyler haline geldiklerini de kolaylıkla gözlemleyebiliyoruz.

Toparlamak gerekirse, yurtdışı eğitim sektörünü, profesyonelleri, öğrencileri, devlet kurumları yani bütün unsurlarıyla iktisadi büyüklüğünün çok daha ötesinde bir öneme sahip sosyal ve ekonomik kalkınmamızın beşeri elementlerini yetiştirecek bir kalkınma projesi olarak görmek gerektiğine inanıyoruz.

*Ekonomiks dergisi Kasım 2017 sayısında Yön.Kur.Bşk Osman Yılmaz`ın yazısı

EDINBURGH

      EDINBURGH

      Şehre Odaklan

İskoçya`nın başkenti olan Edinburgh, tarihi yapıları, birinci sınıf sanat galerilerini ve hatta yok olmuş bir yanardağı ziyaret etmek isteyenler için popüler bir mekan.

Edinburgh`un ünlü Kalesi kentin yüksek caddesinde hakimdir ve genellikle şehrin büyüleyici tarihinin tadını çıkarmak isteyen ziyaretçilerin ilk uğradıkları mekandır. İskoç halkı, miraslarıyla şiddetle gurur duymaktadır. Kalenin tarihi, konu olduğu bir çok epik hikaye ve geçmişiyle ziyaretçiler için vazgeçilmez gezi noktalarındandır.

Kale turunun önemli noktaları, her öğlen saat tam birde ateşlenen ‘’one O’clock gun’’ (1861`den kalma bir gelenek), Kalenin en eski kısmı St. Margaret’s Chapel (Aziz Margaret Şapeli) 12. yy’da yapılmış. The Great Hall (Büyük Salon) IV. James tarafından 1511 yılında inşa edilmiş. Ahşap çatısı ve binanın olağanüstü mimarisi görülmeye değer. ‘’The Stone of Destiny – Kader Taşı (1296 dan beri İskoç taç giyme töreni sırasında ve daha sonradan İngiltere kralları ve kraliçelerinin de kullandığı ) da görülmesi gereken yerler arasında. Kalenin surlarından kentin görünümü muhteşem bir atmosfer oluşturmaktadır ve her yıl ağustos ayında düzenlenen İskoçya`nın Askeri şenlikleri için enfes bir zemin oluşturuyor .

Edinburgh Ulusal Müzesi, ziyaretçilerin kendilerini İskoç tarihinin izlerini görebileceği başka bir yer. 1998 yılında açılmış modern bir binada yer alan İskoçya Müzesi ve 1861 yılından kalma başka bir binanın birleşmesiyle oluşmuştur. 2011 yılında açılan on altı yeni galeri ve  sergileri içermektedir

Ulusal Müze`nin tam karşısında, Greyfriars Kirkyard` da 1872`de ölen polis memuru Greyfriars Bobby`nin mezarını 14 yıldan fazla koruyan meşhur ‘’skye terrier’’ cinsindeki köpeğin heykeli yer alıyor. Bu sadık köpeğin hikayesini anlatan bir çok kitap yazılmış ve film çekilmiştir.

 

 

     Yapılacak Şeyler / Görülecek Yerler

Arthur`un Koltuğuna Tırman

Holyrood Parkı`nın içinde yer alan dört eski tepenin birinde, Edinburgh`un merkezine yakın Arthur`s Seat, şehrin ve bölgenin muhteşem manzaralarına sahiptir. Tepesinde ejderhalar ve efsanevi Kral Arthur da dahil olmak üzere çok sayıda yerel efsaneye konu olurken hiç kimse onun adını nasıl aldığını konusunda kesin bilgiye sahip değildir.

Nelson Anıtı

Calton Hill`de, Princes Caddesi`nden 10 dakika uzaklıkta bulunan Nelson`s Monument, Edinburgh`un 360 derecelik panoramik manzaralarını sunmaktadır. Öğlen saat 1 de topun atışını izlemek için tercih edeceğiniz en iyi seyir mekanı burası olacaktır.

Edinburgh Lezzetleri

Edinburgh Kalesi yakınında bulunan Whiski Mekanı , Höyük ve Princes Caddesi`nin muhteşem manzarasına sahiptir. Ayrıca,  malt ve harmanlanmış viski ile kokteyller ve İskoç zanaat biraları içeren geniş bir içki menüsü vardır.

Edinburgh`un en ünlü çay ve kahve evinin muhtemelen The Elephant House’ dur. Harry Potter`ın yazarı J.K. Rowling, ilk romanlarından bazılarını burada yazmıştır.

 

NEDEN ONTARIO

 

Neden Ontario?

Ontario  üniversiteleri, özellikle iki alanda, yüksek öğrenim sonrası eğitim alanında mükemmellik ağı oluşturmayı başarmaktadır . Bunlardan ilki, aday öğrencilere bilgi ve karar verme desteği.

Etkinlikler, basılı-dijital yayınlar, kampüs içi açık günlerde geniş kaynak yelpazesi, öğrencilerin ve ailelerinin kampüsler içerisinde mevcut olan tüm fırsatları doğru bir şekilde keşfetmelerini sağlamak için tasarlanmıştır.

Buna ek olarak, ( www.ouac.on.ca ) adresindeki Ontario Üniversitesi  Uygulama Merkezi aracılığıyla il genelindeki tüm lisans programlarına başvuru kolaylığına dikkat çekiyor; diğer Ontario üniversitelerinde tamamlanmış kredilerin tanınması ve aktarılması ve üniversite ile üniversiteler arasındaki geçiş prosedürlerini anlatmaktadır.

Bir diğer avantaj da, üniversiteler arasındaki benzer performans karşılaştırması yapmanın kolaylığıdır. Yetkililer, potansiyel öğrencilerin,( www.cudo.on.ca ) adresindeki Common Universities Data Ontario (CUDO) web sitesini ziyaret ederek mezunlar için altı yıllık lisans tamamlama yüzdeleri ve istihdam istatistikleri gibi önlemleri kontrol edebildiğini söylüyor.

Ontario`nun öne çıktığı ikinci alan, hem akademik titizlik hem de işbirliği ve staj programları yoluyla pratik deneyim bakımından yüksek nitelikli programlara sahip olmasıdır. Ontario kampüsündeki tesisler iyi korunuyor, bu nedenle Ontario `da ki  lisans programlarında eğitim gören her öğrenci, mükemmel akademisyenlere , destek personeline ve konuksever bir kampüste deneyimsel öğrenime erişebilmektedir.

Kaynak ; Study Travel Magazine , Eylül 2017

ÇOCUĞUNUZU YURTDIŞINA GÖNDERMEK

Her gün onlarca aile, çocuklarını dünyanın dört bir tarafına eğitim almaya gönderiyor ve döneceği güne kadar onlar olmadan nasıl yaşayacaklarını kara kara düşünüyorlar! Siz belki sıranın size hiçbir zaman geleceğini düşünmediniz ama çocuğunuz geldi ve yurtdışında eğitim almak istediğini size söylüyor, ki siz hiçbir zaman dizinizin dibinden ayrılmasını istememiştiniz!

Elbette kolay bir şey değil çocuğunuzu kilometrelerce öteye göndermek. Endişeniz normal tabii ki ama ne yaparsak yapalım(!) çocuklarımız büyüyor ve bu da büyüme süreçlerinin bir parçası.

Farklı dünyaları tanımak büyüme çağındaki bireyler için paha biçilemez bir gelişim yolu. Ve bu yolda ona destek olmanız da çocuğunuza verebileceğiniz en kıymetli hediyelerden biri. İşte çocuğunuzu yurtdışında eğitim almaya göndermeniz için bazı sebepler:

Üniversite Öncesi Zamanı Değerlendirin

Lise mezuniyeti ve üniversite başlangıcı arasındaki süre zaman zaman çekilmez olabiliyor. Lisenin bitmesi, arkadaşlarından ayrılmış olmanın verdiği hüzün ve üniversite sınav sonuçlarının belirsizliği zor bir süreç. Ama bu süreci daha dolu ve daha az kaygıyla geçirmenin oldukça avantajlı bir yolu var.

Yaşadığımız dünyada artık İngilizce’nin ihtiyaç olarak hissedilmediği alan sayısı oldukça sınırlı. Ve üniversiteye geçiş sürecindeki uzun vakti de yurtdışında dil eğitimi alarak değerlendirmek oldukça akılcı bir yatırım olacaktır. Bu süreçte çocuğunuz yeni bir ülkede ve yeni bir dille hayatını idare etmekten tutun da dünyanın her tarafından gelen yeni insanlarla tanışmaya kadar pek çok farklı durumla karşılaşacak ve kıymetli deneyimler kazanacak. Ve bu deneyimler onun üniversiteye alışma sürecini hızlandıracağı gibi akademik başarı için sorumluluk almaya da alışmasını sağlayacak.

Özgüvenini Arttıracak ve Problem Çözme Becerisini Geliştirecek

Sizin yanınızda, adeta dizinizin dibinde yaşarken bütün ihtiyaçlarını kolayca karşılayan çocuğunuz yurtdışında neredeyse her şeyi kendi başına yapacak. Bu fikirle yüzleşmek size ilk anda korkutucu gelebilir ama şunu unutmayın ki çocuğunuz artık genç bir yetişkin ve kendi yolunu çizmeye başladı bile. Cebindeki paranın kontrolünü sağlayacak mesela. Hesap yapmadan harcadığında sorun yaşayacağını bilecek. Temiz kıyafetlerinin ne kadar kaldığını bilmek zorunda kalacak. Çamaşır makinesinin nasıl çalıştırıldığını öğrenecek… Bu örnekler yüzlerce kez çoğaltılabilir. Ve bu irili ufaklı bir sürü yeni “şey” çocuğunuzun problem çöme becerisini, bağımsız hareket etme kabiliyetini ve inisiyatif alma gibi becerilerini arttıracağı için aynı zamanda özgüvenini de sağlamlaştıracak. Yurtdışında dil eğitimi almak için kısaca şöyle diyebiliriz: “Hızlandırılmış Hayat Üniversitesi”

Yurtdışında Deneyimi Kariyerinin Anahtarı Olacak

İngilizce hali hazırda dünyanın neredeyse tamamında iş dünyasının dili konumunda. Kendisine başarılı bir kariyer yolu çizmek isteyen herkesin yolu ister istemez iyi bir İngilizceden geçiyor. Bu amaçla yurtdışında olan öğrencimiz İngilizcesini geliştirirken benzer ilgileri olan öğrenciler veya profesyonellerle de tanışacak. Belki de bu ilişkiler bir gün işine yarayacak. Potansiyel iş arkadaşlığından ömür boyu sürecek dostluklara varana kadar yurtdışında eğitim almanın avantajları oldukça fazla.

 

 

Bir Süre Ayrı Kalmak Düşündüğünüzden Daha Kolay

Tedirgin olmanız elbette normal ama çocuğunuz yanınızda değilken ona yakın hissetmek için yapabileceğiniz oldukça fazla şey var. Çalışırken atıştırabileceği şeyleri paketleyip yanına gönderin mesela böylelikle kendini evinde hissedebilsin. Ya da WhatsApp gibi anında mesajlaşma uygulamalarından birinde bir aile grubu oluşturun. Böylelikle oradan konuşabilir, fotoğraf veya videolar göndererek uzaklık hissini en aza indirebilirsiniz. Diğer bir seçenek ise onun Skype kredisini düzenli olarak doldurmak olacaktır. Bu sayede kolaylıkla ve istediği zaman sizi arayabilir.

Hayat nefes alıp vermek değil yaşadıklarımızdan biriktirdiklerimizdir. Ve yurtdışında böylesine bir deneyim yaşamak bu birikimlerin en kıymetlilerinden biri olacaktır.

İTALYA`DA ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ

İtalya eşşiz tarihi, kültürel yapısı ve sıcak insanlarıyla Türk öğrencilerinin son zamanlarda üniversite eğitimi için en çok tercih ettiği merkezlerden birisi haline gelmiştir. İtalya üniversitelerinin bu kadar çok rağbet görmesinin ana sebepleri şunlardır: İtalya Tasarım, Mimarlık, Mühendislik ve İktisat alanlarında dünyada başı çeken üniversitelerden bazılarına sahiptir. Eğitim ücreti konusunda ise diğer ülkelere oranla çok daha makul rakamları mevcuttur. Ayrıca YÖK`ten denklik alınması konusunda sıkıntı yaşanılmayan ülkelerden biridir.

Liseden mezun olup 12 yıllık eğitim görmüş her öğrenci İtalya`daki üniversitelere başvurma hakkına sahiptir. Fakat YGS`ye girip barajı geçmek zorunludur. Üniversite eğitimi 3 yıldır. Üniversitelerdeki çoğu bölüm İtalyanca olsa da İngilizce eğitim de mevcuttur. İngilizce eğitimi için ise dil yeterliliğini kanıtlamak amacıyla IELTS/TOEFL sınavlarından üniversitelere göre değişkenlik gösteren puanlar almak gerekmektedir. İtalya`da bazı bölümlere girişlerde üniversitelerin kendi sınavlarına ya da İtalya Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen sınavlara girmek gerekmektedir. Bu bölümler Mimarlık, Mühendislik, Tıp ve Tasarım bölümleridir.

Milano Teknik Üniversitesi en iyi üniversiteler arasında ilk 200`de yer almaktadır. Birçok mühendislik ve mimarlık alanında eğitim fırsatı sunmaktadır. Mimari Tasarım bölümünün eğitim dili hem İtalyanca hem de İngilizce olmakla beraber diğer bütün bölümlerin eğitim dili İtalyanca`dır. Eğitim süresi 3 yıldır. Üniversite`nin kendi düzenlediği giriş sınavı vardır ve bölüme başlamadan önce bu sınavdan geçerli not alınması gerekmektedir.

İtalyan Devlet Üniversiteleri’nin yıllık ücretleri öğrencinin ekonomik ve akademik durumu dikkate alınarak 600 EUR ile 3000 EUR arasında değişmektedir. Bu anlamda dünyanın en adil eğitim ücretlendirme sistemine sahip ülkedir diyebiliriz.

İtalya’da üniversite okuyabilmek için yapılacak vize başvurularında, mecburi olmasa da, her öğrencinin başvuru esnasında minimum A1/A2 seviyesinde İtalyanca biliyor olması oldukça önemlidir.

İtalya genelinde yapılan Alpha Test için seçilecek bölüme uygun bir şekilde kısa süreli hazırlık programları İtalya’da alınabileceği gibi Türkiye’den hazırlanabilen öğrenciler de mevcuttur. Bu konuda karar vermeden önce Aktif Edu danışmanlarımızla bir ön görüşme gerçekleştirmek faydalı olacaktır.

ALMANYA`DA ÜCRETSİZ ÜNİVERSİTE İMKANI
*Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere`den sonra en fazla sayıda uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan Almanya`yı bu kadar tercih edilir yapan nedir?

*Eğitim gerçekten ücretsiz mi?

*Beni neden kabul etsinler ki?

Almanya Üniversiteleriyle ilgili yaptığımız tüm paylaşım ve sunumlardan sonra aldığımız benzer soruları cevaplamaya çalışalım.

Almanya, YÖK tarafından yurtdışı eğitim denklikleri kapsamında ilan edilen tüm şartları yerine getiren onlarca üniversitesi ve düşük eğitim maliyetleriyle uluslararası öğrencilerin olduğu gibi çok sayıda Türk öğrencinin de ilk tercihlerinden birisi olmaya devam ediyor. YÖK tarafından ilan edilen 5 üniversite sıralama listesinin tamamında ilk 1000 de bulunan 100`ün üzerinde üniversitesiyle öğrencilerin pek çok yerde yaşadıkları denklik sorununu ortadan kaldıran bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Özellikle mühendislik ve diğer teknik bölümlerde, eğitim kalitesi, mezunlarına bütün dünyada sunacağı iş ve kariyer olanakları hesaba katıldığında, “Made in Germany” nasıl bir kalite ve güvene karşılık geliyorsa, diplomanız da o denli güvenli ve geçerli oluyor.

Almanya`da eğitim almak için tek yapmanız gereken ise YGS-LYS sonuçlarına göre Almanya`da eğitim almak istediğiniz bölümü ÖSYM kitapçığında yer alan özel ya da devlet herhangi bir üniversitede kazanmanız ve üniversiteye yerleşti belgenizi bize getirmeniz. Bu noktada seçeneklerin fazlalığı önemli bir avantaj olarak öne çıkıyor. Örnek vermek gerekirse, Türkiye`de iyi bir yüzdelik dilimde yer alarak, teknik üniversitelerden birine girmeye hak kazanmış bir öğrenci, kolaylıkla Almanya`nın önde gelen üniversitelerine yerleşebilmekte.

Peki ya LYS sonucunda çok da parlak olmayan bir sonuç aldıysanız ne olacak? O durumda da size kapılarını açacak onlarca Alman Devlet Üniversitesi mevcut. Siz yeter ki Türkiye`de “herhangi” bir bölüme yerleşin, o bölümü Almanya`da okumamanız için hiç bir neden yok !

Eğitim ücretleri?

Almanya`daki devlet üniversitelerinin tamamı ücretsiz olup, yıllık 1000 EUR`yu aşmayan harç ücretlerini ödemeniz gerekiyor sadece. Zaten İstanbul Üniversitesi`ni kazandığınızda da dönemlik 300 TL den başlayan harç ücretleri ödediğinizi de unutmayın lütfen. Aynısı Almanya Devlet Üniversiteleri için de geçerli.

Eğitim Dili?

Almanya devlet üniversitelerinin hemen hemen tamamında eğitim dili Almanca`dır. Almanca`nın Türkiye`de yabancı dil öğreniminde çok da yaygın olarak kullanılmaması genellikle öğrencilerin 1 yıllık bir Almanca hazırlık eğitim almasını gerektiriyor. Ancak eğitim süresinin 3 yıl olduğu düşünüldüğünde alınacak bu 1 yıllık hazırlık eğitimi, Türkiye`de okuyacağınız hazırlıksız bir lisans programıyla aynı sürede mezun olmanızı sağlıyor.

Yaşam?

En sık düşülen yanlışlardan birisi de yurtdışında alınacak eğitimlere dair, yaşam maliyetlerini Türkiye`yle kıyaslamadan değerlendirmek. Şöyle ki; Türkiye`de ailenizin olmadığı bir devlet üniversitesinde eğitim aldığınızı düşünelim. Ev kiranız, faturalarınız, yol masraflarınız, günlük cep harçlığınız vb diğer giderleriniz minimumda hesaplandığında 1500 TL`den başlayan bir aylık masraf tablosuyla karşılaşmanız oldukça muhtemel. Okuduğunuz şehire ve yaşam standardınıza bağlı olarak bu rakam kolaylıkla 2000-2500 TL bandına çıkabilmekte. Almanya`da da bir öğrenci olarak aylık yaşam maliyetleriniz 700-750 EUR civarında olacaktır. Konsolosluğun bir öğrenci için belirlediği ortalama yaşam maliyeti de 720 EUR`dur zaten. Türkiye`de bulunan özel bir üniversitede alacağınız eğitimleri kıyaslamıyoruz bile…

Toparlamak gerekirse;

Genç nüfusa ve yetişmiş yeni mezunlara ihtiyacı çok açık olan Almanya`nın, bu ihtiyacını karşılıklı bir kazan-kazan modeline dönüştürecek, dünyanın en saygın üniversitelerinde alacağınız eğitim ile isterseniz Avrupa`da isterseniz Türkiye`de size sayısız kapılar açacak olan bir seçenek duruyor karşınızda.

Yapmanız gerekense çok basit:

Her yıl yüzlerce öğrenciye akademik danışmanlık ve üniversite yerleştirme hizmeti sunan Aktif Yurtdışı Eğitim`in danışmanlarıyla irtibata geçmek.

Gelin birlikte hayatınıza yön verelim…

0212 556 81 88 / [email protected]

İNGİLİZCE ÖĞRENMEK İÇİN 99 İPUCU

1.Hata yapmaktan korkmayın. Kendinize güvenin. İnsanlar hatalarınızı sadece duydukları zaman düzeltebilirler.

2.Hayatınızın her alanında İngilizce olsun. İngilizce konuşulan tüm ortamlarda bulunmaya çalışın. Öğrenmenin en iyi yolu konuşmaktır.

3.Her gün pratik yapın. Kendinize bir çalışma planı yapın. Bir hafta boyunca ne kadar ders çalışacağınıza karar verin ve bu plana sadık kalın. Bir rutin belirleyin.

4.Ailenize ve arkadaşlarınıza çalışma planınızdan bahsedin. Onlara sizi çalışmaya teşvik etmelerini söyleyin. Ve ayrıca çalışmanızı bölmelerine izin vermeyin.

5.Dört ana beceriyi uygulayın: Okuma, yazma, konuşma ve dinleme. Hepsinin iyileştirilmesi için üzerinde çalışmanız gerekiyor.

6.Öğrendiğiniz yeni kelimeleri bilgisayarınızda saklayın. Bu kelimeleri cümle içinde kullanın ve konuşurken bunları en az 3 kere kullanmaya çalışın.

7.Ücretsiz İngilizce öğreten internet sitelerini her gün ziyaret edin ve bir üniteyi bitirin.

8.Kelime listesi ezberlemek bir test için kelimeleri öğrenmenin en yaygın yöntemlerinden biridir. Bu yöntem kısa süreli bir eğitim için sadece yoğun egzersizlerle mümkündür. Çünkü genellikle bir test için öğrenilen bilgiler çok fazla hafızada tutulmaz.

9.Vücut saatinize uygun planlar yapın. Eğer sabah insanı değilseniz öğlen çalışın.

10. Eğer bir kelimeyi tek başına hatırlamak yerine onu bir cümleyle beraber aklınızda tutmaya çalışırsanız hatırlamak daha kolay olacaktır.

11. Bir test yapmayı planla. Çünkü belirli bir şey için çalıştığında daha çok çalıştığını göreceksin.

12. Sadece bir sınavı geçmeye odaklanmayın. Büyük resmi görmeye çalışın. İyi derecede İngilizce bildiğinizde ne yapabilirsiniz? Bu size ne sağlayacak? Hayat kalitenizi nasıl etkileyecek?

13. Kendinize uzun vadeli bir amaç bulun ve bunun için odaklanın.

14. Kendinize kısa vadeli amaçlar da bulun ve her birine ulaştığınızda kendinize ödül verin.

15. Çalışmaktan keyif alacığınız bir ortam oluşturun. İsteyerek çalıştığınızda daha fazla şey öğreneceksiniz.

16. Sizin için en iyi olanı bilin. Geçmişte sizin için hangi yöntemlerin başarılı olduğunu düşünün ve o yöntemleri bırakmayın.

17. Nasıl öğrendiğinizi bulun. Bu, ezberleyerek, okuyarak, konuşarak, özetleyerek veya başka yöntemleri kullanarak olabilir. En iyi nasıl çalıştığınızı bulun. Sessizce, kendi başınıza veya bir grupla birlikte olabilir.

18. Yardın alın! Bir şey anlamıyorsanız birine sormalısınız. Öğretmeninizden, diğer öğrencilerden veya arkadaşlarınızdan yardım isteyin.

19. Tekrar! Tekrar! Tekrar! Geçmişte öğrendiğiniz şeyleri yeteri kadar tekrar ettiğinizden emin olun.

20. Ara vererek çalışın. Tek seferde ara vermeden 30 dakikadan fazla çalışmak iyi bir fikir değildir. Düzenli aralar verin, temiz hava alın ve bacaklarınızı uzatın.

21. Seviye atlamak için acele etmeyin. Bulunduğunuz seviyeye konsantre olun.

22. İngilizce videolar izlemek ilk kez duyduğunuz kelimeler için size yardımcı olacaktır. Böylelikle mükemmel bir öğrenme yöntemi olan ana dili İngilizce olanlarla pratik yaparken onlardan kendilerini tekrarlamalarını istemezsiniz!

23. Seviyelendirilmiş kitaplar okuyun. Bu tarz kitaplar öğretimi geliştirmek için yazılmıştır. Bir roman okuyun. Bunu yapabilirsiniz! Daha sonra kendinizi muhteşem hissedeceksiniz.

24. Çocuk kitapları daha kolay kelimeler içerir ve seviyelendirilmiş kitaplar için iyi bir alternatiftir.

25. Gazeteler pasif yapıları bulmak için iyi bir araçtır. Bir makale okuyun ve pasif cümleleri bulup bulamayacağınıza bakın.

26. Öncelikle cümleden genel anlamı çıkarmaya çalışın. Her sözcüğü anlama konusunda endişelenmeyin, geri dönün ve yeni kelimelere tekrar bakın.

27. Anlamadığınız bir kelime için cümledeki diğer kelimelere bakın. Onlar size bir ipucu vereceklerdir. Bağlamdan kelimeyi tahmin etmeye çalışın.

28. Kök kelimeleri öğrenin. Onlar kelimelerin anlamını tahmin etmenize yardımcı olurlar.

29. Yeni bir kelime öğrendiğinizde diğer tüm formlarını düşünün.

  1. a.    Beautiful/güzel (sıfat), beauty/güzellik (ad), beautifully/güzelce (zarf).

30. Ön ekleri (dis-, un-, re-) ve son ekleri (-ly, -ment, -ful) ki bunlar kelimenin anlamını bulmanıza ve sözcük dağarcığınızı geliştirmenize yardımcı olacaktır.

31. İngilizce, Fransızca ve Japonca’nın aksine kelimede vurgu sistemini kullanır. Yeni kelimeler için heceleri sayın ve vurgunun nerede olduğunu bulun. Her kelimede sadece bir vurgu olur ve bu daima bir sesli harftedir. İki heceli fiillerde ikinci hecede vurgu vardır: (beGIN). İki heceli isimlerde ve sıfatlarda vurgu ilk hecededir: (TEAcher), HAPpy).

32. Mümkün olduğunca İngilizce kullanın. Bu kadar basit!

33. Kendi dilinizden İngilizce’ye tercüme yapmayın. Akıcılığınızı geliştirmek için İngilizce düşünün. Kendinizle konuşun… Ama otobüste değil, aksi halde insanlar delirdiğinizi düşünebilir!

34. Bir kitaptan İngilizce öğrenemezsiniz. Aynı araba sürmek gibi, sadece bunu yaparak öğrenebilirsiniz.

35. Dilbilgisi öğrenmenin en doğal yolu konuşmaktır.

36. Bir günlük tutun. Günde birkaç kelime yazarak başlayın ve ardından daha fazla yazma alışkanlığı kazanın.

37. Neden bir blog açıp yazdıklarımızı tüm dünyayla paylaşmayalım?

38. Daha iyi yazabilmek için önce kağıt üzerinde beyin fırtınası yaparak dilbilgisine çok dikkat etmeden yazabildiğiniz kadar yazın. Daha sonra ortaya çıkan metni dilbilgisi ve yazım denetimi kullanarak düzeltin. Son olarak da metni okuması ve hatalarınızı bulması için başkasına okutun.

39. Söylemeye çalıştığınız şeyi tamamen değiştirebileceği için noktalama işaretlerine dikkat edin. Tıpkı Türkçedeki gibi: “Oku da adam ol baban gibi, eşek olma. / Oku da adam ol, baban gibi eşek olma.“

40. Şarkı söyleyin! Dünyaya güzel sesinizi duyurun! Akıcılığı ve tonlamayı geliştirmek için İngilizce şarkılar bulun ve onlarla beraber söyleyin.

41. Bir mektup arkadaşı edinin. Veya chat yapın, forumları ya da sosyal medyayı kullanın. Eğer İngilizce konuşacağınız bir arkadaşınız yoksa bu en iyi alternatiftir.

  1. 42.  İngilizce CD’lerin üzerinde durun. Birkaç cümle dinleyin ve duyduğunuz şeyi tekrar edin. Ritm ve tonlamaya odaklanın.

43. Bulunduğunuz yerde İngilizce radyonun açık olmasına sağlayın. Aktif olarak onu dinlemeseniz bile, kulaklarınızı eğitmeye devam edersiniz.

44. Dikte edin. Bir CD’yi veya arkadaşınızı dinleyin ve duyduğunuzu yazın.

45. Kimse kendi sesini dinlemekten hoşlanmaz, ancak cesur olun ve deneyin! Sesinizi kaydedin, telaffuzunuzu ve tonlamanızı dinleyin. Sorunlu alanlarınızı tanımlamanıza yardımcı olacaktır.

46. Öğretmeninize dersini kaydedip kaydedemeyeceğinizi sorun. Bu, ders çalışmak ve ders tekrarı için harika bir yoldur. Hız ve tonlamaları konuşan öğretmenlerinizi de dinleyebilirsiniz. Ayrıca öğretmeninizin konuşma hızını ve tonlamalarını da dinleyebilirsiniz.

47. İngilizce-Türkçe yerine İngilizceden İngilizceye sözlük kullanın. Bu, Türkçe düşünmek yerine İngilizce düşünmenize yardımcı olacaktır.

48. Eğer İngilizceden İngilizceye sözlük gözünüzü korkuttuysa seviyenizdeki İngilizce öğrencileri için öğrenci sözlüğü vardır, onu kullanın.

49. Sözlüğe çok bağımlı olmayın. Sözlüğünüz asıl öğretmeniniz değil bir yardımcıdır. Hemen sözlüğe bakmak yerine sözcüklerin anlamını tahmin etmeye çalışın.

50. Pes etmeyin! Pozitif kalın! Bazen hızlı bir şekilde öğrenemediğinizi hissedersiniz. Herkes böyle hissediyor, endişelenmeyin. Sonunda oraya varacaksınız.

51. Tadını çıkar! Eğlenirken daha çok şey öğreniyoruz!

52. Konuşurken gerginleşirsen, bir şey söylemeden önce iki derin nefes al. Kendinizi rahat hissettiğinizde daha iyi konuşursunuz.

53. Geçmişte kullandığınız ders kitaplarına ve CD`lere bakarak kendinizi motive edin. Şimdi ne kadar kolay göründükleri konusunda şaşıracaksınız! Tebrikler, seviyeniz gelişiyor!

54. İngilizce öğrenmeye başlamak için asla çok genç veya yaşlı değilsiniz. Öğrenmemek için mazerete gerek yok.

55. Hala istediğiniz sonuçları elde edemediyseniz bu, dil öğrenmede başarısız olduğunuz için değil kendinize özel uygun yöntemi bulamadığınız içindir.

56. Seviyenize denk kaynakları kullanın. Çok zor veya çok kolay olan metin / dinleme alıştırmaları kullanmayın. Sizi rahatsız eden ancak sizi vazgeçirmeyen materyalleri kullanın.

57. Aksanı mükemmel yapma konusunda endişelenmeyin. Aksanınızı korumak için kültürel kimliğinizin önemli bir parçasıdır.

58. Birçok İngilizce türü vardır: İngiliz İngilizcesi, Amerikan İngilizcesi, Güney Afrika İngilizcesi vb. Bunların hiçbiri yanlış değil ya da daha önemli değil. İngilizce İngilizce`dir.

59. Bunun yerine, Amerikan ve İngiliz İngilizcesindeki farklılıkların farkına varmalı ve sözlerini buna göre kullanmalısın. Örneğin: elevator/asansör (ABD) – lift/asansör (İngiliz).

60. Yanınızda İngilizce öğrenme kartları taşıyın. Mümkün olan her boş vaktinizde çıkarın ve çalışın.

61. Post-it notları kullanın ve onları evinizin çevresine yapıştırın.

62. Fiil kalıplarını görmezden gelemezsiniz. İngilizcede yüzlerce fiil kalıbı vardır ve bunlar yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Anlamlarına ne kadar çok yoğunlaşırsanız, yenilerinin anlamını o kadar çok tahmin edebileceksiniz. O kalıpları tanımaya başlayacaksınız.

63. Sezgilerinizi kullanın. İçinizdeki sese güvenin. İlk tahmininizin doğru olduğuna sık sık şaşıracaksınız.

64. Düşüncelerinizi toparlayın. Ne söyleyeceğinizi düşünmek için kendinize zaman tanıyın. Dilbilgisini biliyorsunuz ama konuşurken belki de doğru kullanmıyorsunuz.

65. Yeni insanlarla tanışın. Yaşadığınız yerdeki İngilizce konuşan insanlarla kaynaşmaya çalışın.

66. İngilizce konuşmaları başlatan kişi olun. Sohbeti ilerletmeye çalışın ve klasik diyalog kelime/kalıplarını kullanın. (‘really?’ / ‘go on…’/ ‘what happened then?’) Başkalarının sizinle konuşmayı beklemeyin. Aktif olun!

67. Tartışın. Grup olarak bir konu belirleyin ve tartışın. Her bir kişi (seçtiği şeye inanmasa da) bir bakış açısı seçmeli ve grup içinde tartışmalı.

68. Aktif dinlemeyi öğrenin. Aktif dinleme, derslerden ve grup çalışmalarından daha fazla yararlanmanıza ve bu çalışmalara katkıda bulunmanızı sağlar.

69. Sadece kelime bilgisi yeterli değildir. Bir papağana da İngilizce kelimeler öğretebilirsiniz ama bu İngilizce bildiği manasına gelmez! Hala dilbilgisini anlamak zorundasınız.

70. Fiil zamanları İngilizce konuşanlar tarafından eylemlerin zamanlamasıyla alakalı olarak kullanılmaktadır. Kendi dilinizde aynı ifadeler olmayabilir. Bu zamanları bilmeniz ve doğru kullanmanız önemlidir.

71. İngilizcede çok fazla düzensiz fiil vardır. Bunları kendiniz öğrenmelisiniz.

72. Aynen böyle devam! İngilizce konuşmaya ara verirseniz seviyenizin azaldığını ve tüm zorlu çalışmalarınızın boşa gittiğini göreceksiniz.

73. Kötü bir test puanı yüzünden canınızı sıkmayın. Bazen öğrenciler testi geçebilir ancak İngilizce konuşamazlar. Rahatça İngilizce konuşabiliyorsanız, kendinizle gurur duymalısınız.

74. En zoru denediğinde başaracağını unutma!

75. Bir arkadaşınızla beraber İngilizce öğrenin. Pratik yapabilir ve birbirinizi motive edebilirsiniz.

76. Unutmayın, İngilizce yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Örneğin `Ough`, 6`dan fazla telaffuza sahiptir. Fonetik Alfabeyi öğrenin. Sözlükteki kelimeleri doğru telaffuz etmenizde yardımcı olacaktır.

77. Vurgusuz ve tonsuz bir nöbet sesi olan `schwa` sesine [ə] alışmaya başlayın. `Schwa`, İngilizce`de en yaygın sesli sestir. Örneğin, about’taki `a` ve supply’deki `u`.

78. Seviyemiz yüksek olduğunda iyileşmenin daha uzun sürdüğünü unutmayın. Genellikle en hızlı ilerleme yeni başlayanlarla yapılır. Aniden artık öğrenmediğinizi düşünmeyin. Bu sadece daha az fark edilebilir bir öğrenme.

79. İngilizcenizi doğru yerde doğru şekilde kullandığınızdan emin olun. Arkadaşlarınızla argo kullanabilirsiniz ama bunu bir iş toplantısında yapmayın. Öğrendiğiniz şeyleri hangi durumlar kullanacağınızı bilin.

80. Ders kitaplarındaki İngilizce genellikle günlük konuşma şeklimizden farklıdır. Gündelik argoyu öğrenmek için film izleyin.

81. Deyimleri ezberlemesi zor olabilir fakat kullanımları çok eğlencelidir ve İngilizcenizi daha renkli yapacaktır.

82. Konuşurken kelimeleri birbirine bağlarız, böylelikle iki kelimeyi bir kelime gibi okuruz. Dinleme ve telaffuzunuzu geliştirmek için bunları öğrenin ve uygulayın.

83. İnternet`i kullanın. Öğrenmenize yardımcı olacak kaynaklarla doludur: BBC İngilizce Öğrenme; Learnenglish.ecenglish.com

84. Güçlü ve zayıf noktalarınızı düşünün. Geliştirmek istediğiniz alanları yazın ve onları geliştirmek için uğraşın. Elbette, güçlü noktalarınızı görmezden gelmeyin. Ne kadar iyi olduğunuz konusunda kendinizi kutlayın!

85. Hatalarınızdan ders çıkarın. Muhtemelen aynı dilbilgisi hatalarını tekrar tekrar yaparsınız. İngilizce test sonuçlarınız üzerinde çalışın. Hatalarınızı kontrol edin ve üzerinde odaklanmanız gereken bir veya iki konu seçin. Kuralları kontrol etmek için en sevdiğiniz dilbilgisi kitabını kullanın.

86. Doğru artikeli kullanın. (a / an, the) Örneğin A university (an university değil çünkü teleffuzu sessiz harfle başlıyor). An hour (a hour değil çünkü teleffuzu sesli harle başlıyor).

87. Akıcı bir konuşma için hayal gücünüzü kullanın. Restorana gitmeden önce garsonun ne söyleyebileceğini ve vereceğiniz muhtemel cevapları düşünün.

88. İletişimin önemli bir kısmı vücut dili ve jestlerle gerçekleşir. Ve bunlar kültürler arasında değişiklik gösterebilir. Öğreğin zafer sembolünü iki parmağınızı V şeklinde tutarak gösterirsiniz. Eğer bu işareti avucunuz size bakarak yaparsanız bir İngiliz’i rahatsız edersiniz.

89. En kolay öğrenme yöntemi, uyku! İyi bir gece uykusundan sonra daha fazla konsantre olup daha iyi öğreneceksiniz.

90. İngilizce konuşulan bir ülkede dil eğitimi alın.

91. Eğer yurt dışında eğitim görüyorsanız sadece kendi ülkendekilerle değil başka ülkelerin insanlarıyla da kaynaşın. Kendi ülkenizden insanlarla paylaşılan bir yerde kalmanız iyi bir fikir değildir. Farklı uluslardan insanlarla zaman geçirerek daha kültürel bir deneyim yaşayın.

92. Yurt dışında çalışmayı veya staj yapmayı hiç düşündünüz mü?

93. Kendinize nitelikli bir öğretmen edinin. Kim yanlış şeyler öğrenmek ister?

94. Hiç kimse İngilizcenin tamamını öğrenemez. Denemekten korkmayın. Öğrenmek için küçük bir ipucu, İngilizcede telaffuzu aynı fakat yazılışı ve anlamı farklı birçok kelime vardır. Örneğin, `come here` ve ‘I can hear the birds’ aynı telaffuza sahiptir. Farklı anlamları bilerek daha doğru ve güzel cümleler kurabilirsiniz.

95. Temel seviyede İngilizceniz olduğunda aynı şeyi söylemek için farklı yollar olduğunu keşfedersiniz. Bu, konuştuğunuz kişi için İngilizcenizi daha ilginç bir hale getirir. Ayıca bu sizin için zor olmamalı çünkü zaten bir temeliniz var. Örneğin İngilizcede kaç farklı yolla goodbye denilebilir?

96. Gittiğiniz kursta derse girmeden önce hazır olun. Ev ödevinizi en kısa sürede yapın ve zamanında teslim edin. Derslerinizden birkaç dakika önce notlarınızı ve son dersinizi gözden geçirin. Bunu yapmak hafızanızı tazeleyecek ve ders için sizi ısındıracak.

97. Sınıfta dikkatinizi dağıtmayın. Derse odaklanın, pencereden dışarı bakmayın. Geç kalmayın, dersin başlamasından birkaç dakika önce gelin. Sizinle İngilizce konuşmayacak kişilerin yanına oturmayın. Telefonunuzu kapatın. Organize olun, ders kitabınızı, defterinizi ve kaleminizi unutmayın.

98. Sessizce çalışabilmek için rahat ve huzurlu bir yer bulun. %100 odaklanabileceğiniz bir yere ihtiyacınız var.

99.Ve tabii ki en önemlisi Aktif Yurtdışı Eğitim’e danışmadan adım atmayın

UZUN UÇUŞLAR EZİYET OLMASIN

Gerek dil öğrenimi gerekse üniversite ve yüksek lisans programları için öğrencilerin tercihleri arasında Amerika, Kanada ve Avustralya’nın da bulunması yorucu ve yıpratıcı uçak yolculuklarını gündeme getiriyor.

Bacaklarınızın karıncalanması, gözlerinizin kuruması ve koltukla ayrılmaz bir bütüne dönüşmeniz bu uzun uçak yolculuklarında kaçınılmaz sorunlardan sadece birkaçını oluşturuyor. Eğer siz de dil öğrenmek ya da akademik programlara katılmak üzere uzun bir uçak yolculuğuna mecbursanız aşağıdaki ipuçlarına bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

1. Uçuş öncesi koltuk seçimi

Uzun uçak yolculuğu için check-in sırasında pencere kenarını tercih ederseniz, sürekli yol vermek için ayağa kalmak zorunda kalmazsınız. Ancak sık tuvalete gidiyorsanız veya uçak içinde yürüyüş yapacaksanız, koridor tarafını tercih etmeniz daha mantıklı olacaktır. Mecbur kalmadığınız takdirde uçağın arka tuvalet bölümünden de uzak oturmanızı tavsiye ederiz.

2. NE GİYMELİYİM?

Mutlaka rahat hareket edebileceğiniz kıyafetler giyin, bu pijama giyin demek değildir bu arada. Spor kıyafetler giymek uzun yolculuklarda sizin rahatınız için olmazsa olmazlardan. Ayrıca ayaklarınız için spor ayakkabı ya da terliği tercih edebilirsiniz bu tercih ayaklarınızın şişmesinin vereceği rahatsızlığı giderecektir.

3. YEME-İÇME

Daha uçuşunuzu seçerken, günlük hayattaki yeme-içme ve tuvalet rutinlerinizi hesaba katmanız ilk önemli adım olacaktır. Uçuş esnasında da tuvalete gitmenizi artıracak çay, kahve gibi kafeinli içecekler yerine meyve suyunu tercih edin. Daha önce hiç yemediğiniz şeyleri ilk defa 10 saatlik bir uçuşta denemek akıllıca bir tercih olmayacaktır. Vücudunuzun su kaybını gidermek için ise aralıklarla su tüketebilir, alkol alımını da abartmamanızı öneririz.

4. AH ŞU KULAKLAR !

Uçağın kalkış ve inişlerinde yolcuların sıklıkla karşılaştığı sorunlardan en önemlisi basınç değişikliğinin neden olduğu kulaklardaki tıkanmadır. Hava basıncındaki değişikliklerin verebileceği rahatsızlığı azaltmak amacıyla yanınızda sakız veya şeker bulundurun. Uçuşunuzun son saatinde uyumamaya gayret edin ki rahatça esneyip, yutkunabilesiniz. ‘Val Salva Manevrası’ denilen burun deliklerinizi iki parmağınızla tıkayıp bir mendile yavaşça hımkırır gibi yapmanızın da basınç değişikliklerinin olumsuzluklarını ortadan kaldırabileceğini unutmayınız.

5. HER DERDE DEVA: GÜZEL BİR UYKU…

Uzun uçak yolculuğunda en rahat uyku pozisyonu için koltuğunuzu arkaya yatırın. Uçakta edindiğiniz battaniyenizi rulo yapıp dizlerinizin altına yerleştirin. Sırt ağrısı çekerseniz, yana dönmeniz ve battaniyeyi kalçanızla koltuk kolu arasına koymanız iyi sonuç verecektir.

Rahat bir pozisyon almak için yanınızda getirdiğiniz boyun yastıklarını da tercih edebilirsiniz. Son tavsiye olarak, özellikle ortada oturan öğrencilerimiz için, koltuk masasını kullanmanız da hem başınızı hem de nereye koyacağınızı bilemediğiniz kollarınızı yaslayarak rahat bir uyku çekmenize yardımcı olacaktır.

6. HAVALANDIRMA

Uçak içerisindeki nem oranının düşük tutulması burun, boğaz ve gözlerinizde kuruluğa neden olabilir. Lens kullanıyor iseniz uçuş öncesinde gözlüklerinizle seyahat etmenizi öneririz. Bunun yanı sıra kafeinli içecekleri tüketmemeniz solunumunuz açısından oluşabilecek olumsuzlukları ortadan kaldıracaktır.

7. HEP DUYARDIM, BAŞIMA GELDİ: JET-LAG !

Uzun uçuşlarda jet-lag den kaçınmamız mümkün olmasa da etkilerini en aza indirgememiz mümkündür. Bunun için, gideceğiniz yerin saatine göre yeme içme ve uykunuzu ayarlamaya seyahat sırasında başlayabilirsiniz. Yani Amerika ve Kanada’ya gidiyorsanız, gideceğiniz yere kadar uyanık kalmayı; Avustralya veya Türkiye’ye göre doğudaki bir ülkeye uzun yolculuk yapıyorsanız, yolculuk boyunca uyumayı denemelisiniz. Varılacak yere sabah ulaşılacaksa uçakta kendinizi o ülkenin saatine göre ayarlamanız jet-lag ın etkilerini azaltacaktır.

8. KABİN EGZERSİZLERİ

Uzun uçak yolculuklarında uzun süre hareketsiz kalmamaya özen gösteriniz. Koridorda yürümenin yanı sıra oturduğunuz yerde yapabileceğiniz vücudunuzu esnetme hareketleri de sizin rahatlamınızı sağlayabilecektir. Unutmayın, tıpkı yerde olduğu gibi gökyüzünde de hareketsizlik en büyük düşmanımız olacaktır.

NEDEN POLONYA’DA EĞİTİM?

Neden Polonya’da Eğitim?

Lodz University of Technology, Eğitim Rektör Yardımcısı Slawomir Wiak ile Röportaj.

 

Prof. Slawomir Wiak

Prof. S. Wiak; Polonya’da ve Avrupa’da önemli bir bilim adamıdır. Günümüzde ise Lodz University of Technology’de (TUL) Eğitim rektör yardımcısıdır ve rektör adayıdır. Bay Wiak ayrıca Mekatronik ve Bilişim Sistemleri Enstitüsü Müdürü olarak da görev yapmaktadır. 2008-2012 arasında Elektrik, Elektronik, Bilgisayar ve Kontrol Mühendisliği Dekanlığı yapmıştır. Şeref nişanlarının yanında profesör Wiak; TUL’un 19 adet Rector Magnificus ödülüne, Polonya Bilim Akademisi Bilim Bakanı Ödülüne, Polonya Bilim Akademisi IV Branşı Bilim Bakanı Ödülüne ve Lodz Şehir Konseyi Şeref Madalyasına sahiptir. En sevdiği hobileri arasında öğrenciler ile zaman geçirmek, kayak yapmak, mimarlık ve resim yer alır.

 

Polonya’daki genel yüksek eğitim sistemi hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

Polonya üniversite eğitim sistemi, yüksek nitelikli profesyoneller yetiştirme konusunda 650 yıllık geçmişe sahiptir. Tüm mesleklerden Polonyalı uzmanlar, dünya çapında işverenler tarafından son derece ilgi görmektedir. Özellikle Polonyalı doktorlar, mühendisler, mimarlar ve IT uzmanları geniş ölçüde takdir edilir, ancak diğer Polonyalı mezunlar da küresel iş piyasasında rekabete son derece hazırdır.

Sistemin kalitesi; Polonya’daki tüm yüksek eğitim kurumlarını denetleyen Devlet Akreditasyon Komitesi tarafından garanti altındadır. Kontrol sonuçlarına göre Polonya üniversitelerinin %80’i üstün ve iyi puanlara sahiptir. Akademik yıl iki parçadan oluşur: güz sömestri (Ekim-Şubat ortası) ve bahar sömestri (Şubat ortası-Haziran). Her sömestr sınav dönemiyle biter. Öğretim; konferanslar, dersler, seminerler, laboratuvar dersleri ve tartışma grupları ile yapılır.

Uluslararası öğrenciler neden Polonya’da eğitim için geliyorlar?

Bunun birçok nedeni var: düşük yaşam maliyetleri, yüksek hayat güvenliği, İngilizce sunulan birçok iyi program, Bilim ve Yüksek Eğitim Bakanlığı ve Polonya’da Eğitim projesinin yürüttüğü profesyonel ülke tanıtım kampanyaları. Bazı unsurlara odaklanalım; yaşam maliyetleri halen diğer AB ülkelerinin birçoğundan çok daha ucuzdur. Toplamda 200-500 Euro konaklama, yiyecek ve ulaşım gibi temel harcamalar için yeterlidir. Eğlence ve kültürel etkinliklere katılmanın maliyeti de yine AB ortalamasının altındadır. Eğitimin temel masrafları da oldukça rekabetçidir. Ortalama en düşük ücret, yıllık 2000-5000 Euro civarındadır; bu da AB ortalamasının birkaç kat aşağısındadır. Polonya, Avrupa ülkeleri arasında oldukça güvenli bir ülkedir. Tüm ırklardan, inançlardan ve kültürlerden yabancı öğrenciler için de son derece güvenlidir. Üniversitelerin ulusal sıralamaları da önemli bir rol oynar. Çoğu öğrenci için son kararı verme aşamasında ebeveynler yardımcı olur. Bizim üniversitemiz, Polonya’daki teknik üniversiteler arasında 4. sırada yer alır.

Lodz iç kesimlerde kalan bir şehir, sizce buraya gelmenin ilginç yanı ne?

Muhtemelen, bunu öğrencilere sormak daha mantıklı. Eminim ki bu konuda çok fazla tartışma konusu ve artılar vardır. Lodz, Polonya’nın üçüncü en büyük şehridir, zengin tarihe ve kültürel mirasa sahiptir; ayrıca şehrin içindeki yeşil doğa ile bölgenin ikincisidir. Lodz eskiden devasa bir tekstil endüstrisi merkeziydi (Avrupa çapında en büyüklerden biriydi), tekstil şirketlerinin birçoğu halen faal ancak tabi ki eskisi kadar büyük çaplarda değiller. Şehir ülkenin merkezinde yer alıyor, buradan tüm büyük şehirlere gitmek kolay, harika bir lojistik merkez. Bu yüzden birçok firmanın ofisi burada yer alıyor. Bakın, burada Procter and Gamble (Gillette), Japan Tabaco International, Fujitsu çağrı merkezi, ABB, Indesit, Samsung, Ericsson bulunuyor – hepsi dünya çapında tanınmış markalar. Ayrıca çok sayıda IT ve lojistik firması da var. Lodz bölgesi Polonya çapında en büyük lojistik merkezlerden biri haline geliyor. Öğrenciler burada kolaylıkla staj imkanı bulabilirler; en iyileri de işe kabul edilebilir. Gerçeği söylemek gerekirse, şehirde yaşayan her 8 kişiden biri öğrencidir, çünkü 800 bin kişi içinde 100 binden fazla öğrenci sayabiliyoruz; bu Polonya için oldukça yüksek bir rakam. Lodz’da büyük bir Teknoloji Parkı bulunuyor. Burada şirketler kuruluyor ve ilk açılıştan itibaren 3-5 yıl boyunca burada büyüyebiliyor; çoğu öğrenci şirketlerini burada kuruyor.

Lodz University of Technology (TUL) uluslararası öğrencilere neler sunuyor?

Her şeyden önce, bizde İngilizce, Fransızca ve Lehçe verilen eğitim programı oldukça fazladır. TUL’da öğrenciler için harika tesisler bulunur. Yeşil kampüsümüz, şehrin merkezinde 32 hektarlık araziye yerleşmiştir. Neredeyse her şey bulunur. Öğrenci yurtlarında kaliteli konaklamalar, modern laboratuvarlar, araştırma ve kariyer merkezleri, kantinler, kulüpler, kütüphaneler, posta ofisi ve bankalar. Bilişim teknolojileri merkezi (3D sinema, yapay gerçeklik), XXI. yüzyıl Mühendisleri Fabrikası, mühendislik uygulamaları için LabFactor, IT laboratuvarları, yenilenebilir enerji laboratuvarları – bunlar son yaptığımız yatırımlar. Kampüsümüz eski ve yeni binanın mükemmel birleşimini yansıtır. Yeni devasa Spor merkezimiz Eylül 2017’de açılacak.

Uluslararası öğrenciler Polonyalı öğrencilerle birlikte yaşar ve eğitim görür. Uluslararası öğrencilerimizin çoğunluğu Ukrayna ve Bialorus gibi komşu ülkelerden gelir; Türkiye’den de çok sayıda öğrenci vardır. Ayrıca İngiltere, Portekiz, İspanya ve Fransa’dan da Erasmus programıyla gelen öğrencilerimiz var. Ayrıca en iyi uluslararası öğrencilere ve doktora öğrencilerine burslar sunan göçmen destek programımız bulunuyor. Ücretsiz Lehçe dersleri veriyoruz, ESN (Uluslararası öğrenci organizasyonları) danışmanları ilgileniyor ve günlük hayat koşullarında yardımcı oluyorlar. Bunun yanında, yeni gelenler için şehir ve kampüs turları ile oryantasyon günleri yapıyoruz. Çalışanlarımız danışmanlık ve temel destek anlamında son derece yardımsever ve profesyoneldir. Uluslararası öğrenciler için konaklamalarını ayarlama konusunda gereçler sunarlar: sigorta, ikamet kartı, vs. TUL’daki uluslararası öğrenci sayısı 20 bin öğrenci içinde 1,200 kadardır. Bu da görevimizi hakkıyla yerine getirdiğimizi gösterir.

TUL’da hangi eğitim programları en çok ilgiyi görüyor? Herhangi bir özel eğitim yönteminiz var mı?

Temelde mühendislik alanına odaklanıyoruz. En çok rağbet gören alanlar: bilgisayar bilimi, biyomedikal mühendislik, mimarlık, telekomünikasyon ve bilgisayar bilimi, bilişim teknolojisi, yöneticilik ve üretim mühendisliği.

Eğitim sürecini daha kolay hale getirmek için; interaktif bir ortamda e-öğrenim ve sınav platformu, matematik ve bilgisayar bilimi için e-kitaplar sunan WIKAMP’ı (TUL görsel kampüsü) yarattık. Uluslararası Mühendislik Fakültemizde Problem Odaklı Öğrenim, disiplinler arası yaklaşım, öğrencilerin birlikte çalışabileceği Avrupa tarzı proje sömestri ve tasarım düşünceleri projesi uyguluyoruz. TUL sürekli olarak büyüyor, bilim adamlarımız ve öğretmenlerimizin çeşitli uluslararası projeleri gerçekleştirmesi sayesinde daha karlı hale geliyor.

Lütfen kısaca Üniversitenizin Türk üniversiteleriyle işbirliğinden bahsedin.

Erasmus değişim programında yabancı ortaklarımız arasında: Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi yer alır. Temsilcilerimiz güz 2015’te IEFT eğitim fuarına katıldılar, ayrıca Haziran 2015’te Türkiye’deki Polonya Elçiliği’nde Erasmus tatilinde yer aldık. Ortak üniversitelerimizle neredeyse sürekli olarak toplantılar düzenliyoruz. Ben de iş dolayısıyla Türkiye’ye 7 kere ziyarette bulundum. Geçtiğimiz yaz üniversitemizde Türk günleri düzenledik.

Polonya, Erasmus merkezleri arasında Türk öğrencilerinin en gözde yerlerinden biri. İnanıyoruz ki Türk öğrencileri, üniversitemizi de tüm eğitimleri boyunca düşünecekleri en iyi yerlerden biri olarak göreceklerdir. TUL’a hoş geldiniz, sizi buralarda görmek bize mutluluk verecek.

 

 

Röportaj: Inna Akhtyrska: MBA, MA, BA

Bağımsız gazeteci olan Inna Akhtyrska, AB’de çalışmaktadır ve yüksek eğitim konularında uzmanlaşmıştır. Varşova’da Kozminski University’de (2012) MBA eğitimi ve Pultusk Academy of Humanities’de Siyasi Bilimler üzerine Master (2009) eğitimi almıştır. Daha öncesinde de Karazin Kharkiv National University’deki Gazetecilik üzerine Master eğitimi (2007) ve University of Missouri-Columbia’da (2004-2005) Gazetecilik eğitimi almıştır. Inna, Ukrayna haberleri internet sitesi gordonua.com’un İngilizce versiyonunda baş editör olarak çalışmış; Polonya Varşova’daki Perspektywy Press Education Magazine için gazetecilik yapmış ve Ukrayna’da Inter TV kanalında haber sunucusu olarak görev almıştır.

MALTA ORTALAMA YAŞAM MALİYETLERİ

Akdenizin ortasında bulunan bu ada turizm ve İngilizce dil eğitimi için tercih edilmektedir.Yılın büyük bir kısmında güneş gören bu sevimli adaya her yıl binlerce Türk öğrenci dil eğitimi için gitmektedir.İngilizce öğrenmek için gidilen diğer ülkelere göre daha ucuz ve Türkiye`ye yakınlığı nedeniyle tercih edilen Malta`daki ortalama yaşam maliyetleri İstanbul ile benzerlik göstermektedir.

Aktif Yurtdışı Eğitim olarak sizler için Malta`daki ortalama yaşam maliyetlerini çıkardık.

MALTA DİL OKULLARIMIZ HAKKINDA AYRINTILI BİLGİ İÇİN 0212 556 81 88 veya BİLGİ FORMUMUZU DOLDURUNUZ.

Yiyecek

Öğle yemeği: €12

Su(0.33 litre):€0.83

Su(1.5 litre):€0.80

Ekmek( İki kişilik, bir günlük):€0.78

Fast foot menü:€7

1 litre süt: €0.97

12 adet yumurta: €2.16

1 kg domates: €2.23

1 kg yerel peynir: €7.50

Tavuk göğsü 1 kg: €6.15

Sığır eti 1 kg: €10.25

1 kg soğan: €1

500 gr peynir: €4.19

1 kg elma: 2.36€

1 kg patates: €1.36

2 litre Coca Cola: €1.90

Yerel bira(0.5 litrelik şişe):€1.17

İthal bira(0.33 litrelik şişe):€1.02

Şarap( Orta ölçekli): €5

Cappuccino(Şehir dışında bölgede):€2.08

Konut

85m2’lik lüks konut(mobilyalı, aylık kira):€1.257

85m2’lik normal konutta(mobilyalı, aylık kira): €697

8Mbps internet (1 aylık):€22

Giyim

Kot(Levis benzeri):€71

Elbise(Zara, H&M benzeri):€37

Spor ayakkabı( Nike, Adidas benzeri):€90

Erkek deri iş ayakkabısı: €59

Ulaşım

Aylık  Toplu taşıma: €26

Tek yön bilet:(Yerel ulaşım):€2

Taksi(1 km’lik yol, normal tarife):€2

Taksi(Normal tarife 1 saatlik yol): €25.00

Kişisel Bakım

Antibiyotik(1 kutu, 12 doz):€17

Özel doktor(15 dakikalık ziyaret):€11

Deodorant(50 ml):€3.39

Şampuan:€3.86

Tuvalet kağıdı(4 rula): €1.28

Diş macunu:€2.42

Berber: €11

Eğlence ve Spor

Sinema bileti( 2 kişilik):€15

Tiyatro bileti( 2 kişilik):€37

iPod 16 GB:€160

Fitness: €49.00